Dijital Dünya Saati

Google
 

11.3.08

DOĞUŞTAN TETİK PARMAK

Parmakların avuç tarafında parmaklara katlama hareketi yaptıran en uç boğuma kadar ulaşan kirişler vardır. Bu kirişler katlanma (fleksiyon) hareketi sırasında lifsi doku, kıkırdak doku karışımından bir tünel içinde rahatça kayarlar. Bebeklerde bu kirişin kayma hareketinin zorlaşması ile tetik parmak ortaya çıkar. Bebeklerdeki tetik parmak genellikle başparmaklarda görülür. % 25 bilateraldir. Diğer parmaklarda da görülebilir.

NEYDEN KAYNAKLANIR?
Bebeklerde görülen tetik parmak ile erişkinlerde görülenler birbirinden farklı mekanizmalarla ortaya çıkarlar. Tünel duvarlarının kalınlaşması, enflamasyon da dediğimiz yangılar, bu alanda su toplanması bazen de kiriş içinde yumru varlığı bu duruma yol açabilir.

AİLESEL MİDİR?
Genetik özellik taşımadığına inanılmaktadır. Nadir görülen bir durumdur. Genellikle diğer doğuştan hastalıklar eşlik etmez. Literatürde trisomi 13 ve mukopolisakkaridoz denen hastalıklarla da görüldüğü bildirilmiştir.

HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR?
Genellikle sonradan ortaya çıkmaktadır. Çocuklardaki tetik parmağın % 25’i doğumda fark edilir. 1-2 yaşında fark edildiğinde genellikle parmak katlı durumdadır ve bazen zorlama ile düzeltilemezler.

KENDİLİĞİNDEN GEÇER Mİ?
İlk 1 yıl içinde % 30 oranıdan kendiliğinden düzelirler. 6 ay-2 yaş arasında fark edilenlerde bu durum %12’dir.

TEDAVİSİ NE ZAMAN VE NASIL YAPILIR?
Sadece gözlenebilir. Parmakları kavrayarak düz tutan sert çubuk şeklindeki breysler kullanılabilir. Düzelmez ise 3 yaşından önce cerrahi tedavi yapılmalıdır.

Kaynak: Campbell Operative Orthopaedics

7.3.08

OSTEOPOROZA BAĞLI KIRIKLARI ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Osteoporoza bağlı kırıklarla karşılamak istemiyor isek temelde osteoporozu ve yaşlıların düşmesini önlemeliyiz. Osteoporoz var ise tedavisi ettirmeliyiz.
Osteoporozun ilaçla tedavisi zor da olsa mümkündür. Kırıkların önlenmesinde başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
Yaşlıların düşmesini büyük ölçüde önleyebiliriz. Bunun için eşlik eden sağlık problemlerini (görme, işitme, tansiyon yüksekliği, beslenme vb.) çözmeli, bunları bir yoluna koymalıyız. Kemik sağlığını koruyacak bir yaşam tarzını benimsemeliyiz. Beslenmeye önem vermeli, düzenli yürüyüş ve egzersizlerle kasların gelişmesini sağlamaya, eklemlerin hareket genişliğini korumaya çalışmalıyız. Kişilerin yaşadıkları ortamda düşmeye neden olabilecek düzenlemelerden kaçınmalıyız. Banyoya tutamaklar yerleştirilmeli, yerlerin ıslak, kaygan olmamasına dikkat edilmeli, banyoya girip çıkarken ayakların takılabileceği, kayılabileceği düşünülerek yavaş hareket edilmeli, gerekiyorsa kendilerine işlerinde refakat edilmelidir. Geceleri bulunduğu yerde uygun aydınlatma olmalıdır. Lavaboya kalktığında geçeceği yerlerde ayağına takılabilecek kablo, halı, eşik gibi şeyler kaldırılmalı veya uygun şekilde düzenlenmelidir. Su içmek için kalkabileceği düşünülerek başına su dolu bardak konulmalı, bunun için karanlıkta dolaşmaması önlenmelidir. Başka problemleri için gerektiğinde başkalarından yardım istemesi, bundan çekinmemesi sağlanmalıdır.

OSTEOPOROZLU HASTALARDA KIRIKLARIN TEDAVİSİ NİÇİN ZORDUR?

Osteoporozlu hastalarda basit düşmeler sonrasında bel kemiği, leğen kemiği, kalça, omuz, kol ve el bileği kırıkları görülebilir. İleri yaşlardaki kişilerin bu kırıkları arasında kalça ve bel kemiği kırıkları bizim için ama daha çok hasta için tedavisi güç problemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşları ve eşlik eden hastalıkları nedeniyle ameliyat için uyutulmaları risk taşımaktadır. Ameliyat sırasında kemiklerin toparlanarak eski şekline getirilmeleri zordur. Kemik bazen yumurta kabuğu kadar gevrek ve zayıf olduğu için vida zor tutmakta; bazen vida tutsun diye özel kemik çimentosu ile beraber yerleştirilmekte bazen de kemik çok çok zayıf olduğunda kemik tamamen çıkarılmakta ve yerine yapay, metal malzeme yani protez (kalça protezi - kalça artroplastisi) kullanılmaktadır. Ameliyat sonrası rehabilitasyonda ve kırık öncesi yaşam düzeylerine ulaşmakta güçlük çekilmektedir.

NEDEN YAŞLILAR SIK SIK DÜŞERLER? YAŞLILARIN KEMİKLERİ NEDEN KOLAYCA KIRILIR?

Bilindiği gibi ileri yaşlardaki insanlar genellikle spor yapmaya ve hareket etmeye pek istekli değillerdir. Eşlik eden sağlık problemleri yanında beslenmeleri de sıklıkla yetersizdir. Bu durum var olan kas kitlelerinin azalmasına, yani kas atrofisine ve ciltaltı yağ dokusunun azalmasına neden olur. Kaslar sıkılığını kaybeder, denge sağlanması güçleşir, kolay ve sık düşer hale gelirler. Düşme, çarpma sırasında tampon görevi gören ciltaltı yağ dokusunun azalması darbe ile kemiğin daha fazla zorlanmasına neden olur. Kişiler elleri yaştaki ile tutunamayabilir hatta bacakları üzerinde denge sağlamakta güçlük çekebilirler. Bunlara görme kaybı, işitme kaybı, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı gibi problemler de eklendiğinde kişi sık sık düşer hale gelir ve bir yerlerini vurmaya başlarlar. Yaşlı bayanlarda menopoz sonrası osteoporoz, çok yaşlı bay ve bayanlarda ise ileri yaş osteoporozu görülme sıklığı önemli boyutlardadır. Osteoporoza bağlı olarak zayıflamış kemik önemsiz bir düşme ile dahi kolayca kırılır.

1.3.08

EKLEM KİREÇLENMESİNİN TEDAVİSİ

Uzun süreli bir hastalık olan eklem kireçlenmesinin tedavisi kolay değildir. Önce ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar, fizik tedavi yöntemleri ve ardından eklem içine eklem sıvısının kayganlığını artıran iğne uygulamaları yapılır. Bunlardan hasta bir fayda görmez ise ve ağrı hala önemli düzeyde devam ediyor ise ameliyatla tedavi yöntemlerine geçilir. Cerrahi tedavi de denen bu yöntemler içinde ostetomiler ve eklemi tamamen değiştirme uygulamaları en sık başvurulanlardır. Kemikleri keserek yeni şekil verip birbirleri ile daha iyi temas eder hale getirme yani osteotomi ameliyatları daha genç yaşta ve erken dönemdeki hastalarda yapılır. Eklemin (kalça, diz vb) tamamen değiştirildiği total eklem artroplastisi (protez ameliyatları - total kalça artroplastisi, total diz artroplastisi) ameliyatları ise mümkün olduğunca geç, özellikle 65 yaşından sonra yapılmaya çalışılır. Nispeten ağır bir ameliyat olan kalça değiştirme ameliyatlarında her şey her zaman yolunda gitmeyebilir. İltihap, kanama, damar, sinir yaralanması, cilt problemleri gibi önemli istenmeyen durumlarla karşılaşılabilir. Protezlerde her şey yolunda gitse bile bunların bir ömrü vardır; bu da iyi ellerde 20 yıl civarındadır. İltihap olmamasına rağmen gevşeme nedeniyle protezleri değiştirmek gerekebilir. Zayıf, sakin bir yaşam süren, başka bir sağlık problemi olmayan ve vücudunun herhangi bir yerinde iltihabı olmayan hastalarda daha iyi bir sonuç alınmaktadır. Bu nedenle mümkünse bu ameliyattan uzak durmak ve son çare olarak buna başvurmak akıllıca bir yoldur.

EKLEM (Kalça, diz eklemi vb.) KİREÇLENMESİ NEDİR?

Normal sağlıklı bir eklemde birbiri ile temas eden kemik yüzlerinin üzeri kıkırdak ile kaplıdır. Kıkırdak dokusu hassas ve iyileşme yeteneği zayıf bir dokudur. İçinde damar ve sinir dokusu bulunmaz. Normal hareket sırasında bu pürüzsüz yüzeyler eklem sıvısı yardımıyla birbiri üzerinde kolayca kayarlar ve bu sırada ağrı duyulmaz. Kırık, iltihap, doğuştan anormal oluşum, bacak eğrilikleri, çıkıklar, bağ yaralanmaları gibi nedenlere bağlı olarak kıkırdak dokusunda hasar oluşabilir. Bazen de herhangi bir neden bulunamaz. Kıkırdak hasarı kendini toparlayamaz ise eklemde kıkırdakla kaplı yüzeylerde aşınma, kemik kemiğe temas ve ardından ağrı gelişir. Bu klinik tabloya osteoartrit veya osteoartroz adı verilmektdir. Halkımızın kireçlenme adını verdiği bu klinik tablo ağrılıdır ve hareket kısıtlılığı yapar. Uzun süreli bir hastalıktır, genellikle ilerlemeye meyillidir.